top of page

AYM Başvurusu Göndermek ve Kararın Okunması Süreci

Günümüzde AYM'ye Bireysel Başvuru dosyası göndermek ve bir sonuç beklemek avukatların olağan işleri arasında yerini aldı.

ree

Bu ay yazacağım yazının konusu Bireysel Başvuru kararlarına ilişkin. Ufuk Üniversitesi'nde yüksek lisans yaparken AYM'ye Bireysel Başvuru dersimiz vardı. Eğitmenimiz Dr. Nezahat Demiray'dı ve ders kapsamında hem teorik hem pratikte bireysel başvuru dosyasını ele aldık. Teorik olarak Bireysel Başvurunun 1930'larda gelişen tarihsel sürecinden başlayıp Türkiye'de 1961 Anayasası Dönemi olarak adlandırdığımda aslında 27 Mayıs Rejimini esas olarak kast eden bir dönemdeki tartışmaları ve Siyasi bağlamda en hararetli tartışmalara sebep olan ancak hukuki bağlamında bir ilerlemeci aşama olan 2010 Anayasa değişikliği. 20'ye yakın karar ile (-ki sınıf mevcudumuzda bu kadardı yaklaşık) kolektif bir biçimde Bireysel Başvuru kararı okuduk. Kararlar esasa ilişkin olarak yerindeydi. Ancak bu kararların bir biçimsel değeri de vardı. İşte bu noktada, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden İnsan Hakları Hukuku hocam olan Prof. Osman DOĞRU'nun bir makalesini tartıştık. Bu makale kapsamında çıkardığım özete bu yazıda yer vereceğim. Keyifli okumalar...


AYM Bireysel Başvuru Kararlarının Biçimsel Yönden Değerlendirilmesi açısından Bireysel Başvuruda iki işlev söz konusudur. Birincisi, başvurucunun adalet talebine yanıt vermek, ikincisi ise anayasal hakların kapsamını belirlemek. Ancak bu işlevi birlikte yerine getirmek kararın hem içerik hem de biçimsel yönden kaliteli olmasına bağlıdır. İçerik yönden kalite, bir kararın anayasal hak ve özgürlüklerin korunmasını güçlendirip güçlendirmediği, İHAS standartlarını iç hukukta koruyup korumadığı ile ilgili iken biçimsel yönden kalite ise her bir kararın erişilebilir, anlaşılabilir ve hatırlanabilir olup olmadığı ile ilgilidir. Bu kriterlerin taşınıp taşınmadığı metin incelenerek ortaya çıkar. Erişilebilir olma, tüm kararların gerekçeleriyle açıklanmasını; hatırlanabilir olma, tüm kararlara isim verilmesi; anlaşılabilir olma, tüm kararlarda sorunsallaştırmanın özenle yapılmasıdır.


KARAR İSMİ


Okuduğu bir kararı diğerlerinden ayrıştırmak, önemli gördüğünü akılda tutmak hukuk uygulayıcıları tarafından istenir. Belirli bir sorunla ilgili yürürlükteki içtihad hukuku[1] ne? ya da içtihad hukukunda istikrar sürüyor mu? gibi tartışmalar yapılır. Bunlar karar hafızasıyla yapılır. Bir kararı diğerlerinden ayrıştırmak bir simgeyle mümkün. Ancak bu ortak bir simge olmalı. Herkes tarafından bilinebilir, kullanılabilir ve atıf yapılabilir ortak simgeleri ancak kararı veren yargı organları oluşturabilir. Esas/Başvuru sayıları bu simgelerden biridir. Her davaya/karara sayı vererek bu ayrıştırma sağlanabilir ancak sayıların hatırlanması veya akılda tutulması zordur. Aynı şekilde bu durum sözlü içtihad tartışmalarında da kararın içeriğini tartışmaya engel yaratır. Bir kararı diğerinden ayrıştırmayı ve daha sonra bu karara erişilebilirliği sağlayan bir simge karar ismidir. Tartışmayı kolaylaştırmak için bazen davalara/kararlara basın tarafından isim verilmekte. Ancak bu ismi hükmü kuran mahkemenin vermesi atıfı kolaylaştırır. İsimler sayılardan daha kolay hatırlanıp, sözlü tartışmalarda daha kolay referans verilebilir. Kararın ismi telaffuz edildiğinde o kararı içeriği (ilke ve ilkenin olaya nasıl uygulandığı) daha kolay hatırlanır.

Karar ismi dava konusundan veya tarafların isimlerinden oluşabilir. Dava konusundan oluşturulursa isim belki karar içeriği daha çabuk hatırlanır ancak aynı konuda birden fazla karar bulunması halinde mükerrer isimlendirme riski ortaya çıkar. Tarafların isimlerinden yapılan bir isimlendirme daha iyidir. Kamusal yarar vardır. Öte yandan isim, bireyin özel ve aile yaşamına ilişkin olduğundan bu tür bir isimlendirme özel yaşam saygı hakkına müdahale oluşturur mu? Kural olarak hayır. Çünkü aleni bir yargılama neticesinde bir karar verildiğinden bu artık kamunun malıdır. Kamusal mal da kamudan gizlenmez. Ayrıca her kararda tarafların isimleri yazdığından kural olarak bu isimler alenidir. Kararlara tarafların isimlerinin verilmesi içtihad tartışması yürütmek içindir. Karara hiç isim verilmemesi ağır bir tedbirdir. Zaten tarafların itibarının zedelenmesi durumunda önletici tedbirler (yalnızca baş harf) alınıyor. Mevzuatımızda karar ismi kararda bulunması gereken hususlardan değildir. Ancak bunu engelleyen bir hüküm de yoktur. Uygulamada da yargı organları kararlara isim vermemekte. Ancak basın bazı kararları kamusal tartışmadan dolayı isimlendirmiştir. Twitter Kararı gibi, Balyoz Davası gibi. 6216 sayılı Yasa ve İçtüzükte BB kararlarına isim verilmesi öngörülmemiştir. Ancak mevzuatta engelleyici bir hüküm de yoktur. AYM de isim vermemektedir. AYM bir kararında atıf yaparken kararların başvuru numaralarını ve karar tarihlerini kullanmakta. İHAS ve Mahkeme İçtüzüğünde de hüküm yok ancak Mahkeme (İHAM) kararlarına isim vermekte. Bu durumda kamu yararı vardır.


KARAR TARTIŞMASININ ZEMİNİ: GEREKÇELİ KARAR  


Bir davanın tarafı/başvurucular esas itibariyle o davanın sonucuyla ilgilidirler. Lehlerine bir hüküm verilmiş ise veya hüküm hemen uygulanabilir nitelikte ise gerekçeyi pek merak etmezler. Fakat hüküm aleyhlerine ise ve hükme karşı bir başvuru yolu var ise bu yolu etkili kullanabilmek adına gerekçeyi merak ederler. Basın da kamuoyu için önemli gördüğü davaların sonuç kısmıyla ilgilenir. Hüküm kime ne getirmiş? kimin durumunu nasıl değiştirmiş?

Karar okuyucuları ise hükmün gerekçe kısmıyla ilgilenirler. Karar okuyucuları hükmün gerekçesinin açıklanmasını beklerler. Çünkü kararın yürürlükteki hukukun uygulanmasında bir değişiklik yapıp yapmadığını, hangi hak taleplerine pozitif, hangilerine negatif cevap verildiğini tespit etmek isterler. Taraflar daha önce kendi davalarına benzer kaç davada karar verildiğine, yürürlükteki hukukun nasıl değiştiğine bakmazlar. Basın için de bu durum istatistiksel bir haber değeri taşır. Karar okuyucuları ilgilendikleri sorunla ilgili tüm gerekçeli kararları görmek isterler. Çünkü yürürlükteki içtihad hukukunun ne olduğunu, konuyla ilgili ilkeleri ve ilkelerin olaya nasıl uygulandığını ancak gerekçeden anlayabilirler. Bu durum hukuken öngörülebilirliği sağlar.


Ulusal mevzuatımızda yargı organlarının verdikleri bütün kararların yayımlanmasını sağlayan hüküm bulunmamaktadır. Danıştay 2013’te Yargıtay’ca verilen bütün kararların elektronik ortamda yayımlanmasına ilişkin bir davayı reddetmiştir. Danıştay ilk önce Yargıtay’ın tüm kararları yayımlama yönünde mevzuattan doğan pozitif yükümlüğünün bulunup bulunmadığını böyle bir yükümlülük yoksa yüklenip yüklenemeyeceğini incelemiştir. Danıştay, İYUK md.2’yi yorumlayarak idarenin, kanunlarda yerine getirilmesi görev olarak yüklenmemiş talepleri karşılamaya yargı organı kararıyla zorlanamayacağını söylemiştir. Ayrıca hem Yargıtay Kanununda hem de başka kanunlarda Yargıtay’a bu durumu görev olarak yükleyen bir kural olmadığını tespit etmiştir. Yerel mahkeme ise aksi yönde. Ankara 1. İdare Mahkemesi; İHAS’ta düzenlenen adil yargılanma hakkı, İHAM içtihadlarına göre “mahkeme kararlarının hiçbir istisna olmaksızın kamu denetimini sağlayacak şekilde yayımlanması gereği, herkesçe bilinir olan kanunların yorumlanmasını konu olan kararların da herkesçe bilinir olmasının doğal sonucudur.” İcra-İflas kararları için getirilen yayımlanma yükümlüğünün diğer kararlar bakımından da geçerli olmasına ilişkindir. Danıştay’a göre tüm kararların ayrım yapılmadan yayımlanmamasında meşru bir amaç olabileceğini söylemiştir. Kararların erişime açılması tarafların kişisel bilgilerinin ifşasına neden olabileceği bu durumunda özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı kuralına aykırılık oluşturabileceğini söylüyor. Ancak Danıştay aleni bir yargılamada verilen aleni bir kararın içindeki TC ve adres dışındaki kişisel bilgileri açıklamamıştır. Aynı şekilde ifşa edilmemedeki özel yarar ile kararın yayımlanmasındaki kamu yararı arasındaki dengeyi tartışmamış. Çok sayıda kararın ayrım ve ayıklama yapılarak erişime açılması, Danıştay’a göre, yüksek düzeyde mali ve personel altyapısı gerektireceğinden idarenin takdir yetkisindedir. Danıştay.2ın bu gerekçesi bir varsayımdır çünkü Yargıtay kararları özel şirketlere tarafından ayrım yapılarak hatta dizinleştirilerek az personel ve düşük maliyetle yayımlanmakta. Danıştay, Yargıtay’ın bazı kararlarının zaten yayınlandığını söylemekte ancak az sayıda kararla o konuya ilişkin içtihad hukuku tam anlamıyla bilinemez. Son olarak Danıştay’a göre harçlandırmak suretiyle Yargıtay kararlarının onaylı örnekleri alınabilmekte. Ancak bu durum ağır bir külfettir. Öte yandan hangi kararın çıktığını bilmeden o kararı istemek abesle iştigal.


AYM BB kararlarından hangilerinin yayımlanacağı düzenlenmiştir. Bölüm kararlarının tümü, Komisyon kararlarından da kabul edilebilirlik bakımından ilkesel önem taşıyanları internet sitesinde yayımlanıyor. Genel kurul ve bölümler tarafından bütün kararların yayımlanmamış olduğu bir gerçektir. İçtüzüğe göre mahkemenin tüm bölüm (ve genel kurul) kararlarının yayımlanması zorunlu. Komisyon kararlarının yayımlanması bakımından da bir engel olmamasına rağmen yayımlanmıyor çoğu. Yayımlanmamış kararlarda hangi kabul edilebilirlik kriterlerinin nasıl uygulandığını incelemek ve eleştirmek mümkün değil. AYM, Genel Kurul, Bölüm ve Komisyonlar tarafından bütün kararların web sitesinde yayımlanması karar okuyucuları bakımından önemli.


AYM BB kararları gerekçeli olarak yayımlanmaktadır. Ancak gerekçesiz iki karar yayımlanmış. AYM’nin bazı BB kararları hakkında gerekçeyle yayımlanmalarından önce kararların sonucu hakkında basında haberler çıkıyor. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz anayasal kural gereği. BB kararları da böyle olmalı: gerekçesi yazılmadan açıklanmamalı. Gerekçesi yazılmadan kararın sonucunun açıklanması kamuoyunda gerekçesinin tartışılmasını engellemektedir. Son olarak AYM kararlarında, heyetin kararı kabul ettiği tarih ile kararın açıklandığı tarih arasında uzun bir süre olmamalıdır. AYM’nin bir çok kararında bu süre 4 aydan fazladır. İHAM’da bu süre 3 hafta kadar. Uluslararası mahkeme olmasına rağmen kararlar kabul edildikten kısa bir süre sonra yayımlanmalı.


Gerekçeli kararın tüm metni verilen hükme yönelik bilgileri içerir. Hüküm hangi organ ve kim tarafından verilmiş, ne zaman verilmiş, uyuşmazlık kimler arasında, uyuşmazlık konusu olay ne, olaylara hangi normlar uygulanmış, olaylar neden normun kapsamı içinde ve dışında gibi açıklamalar içerir. Hükmün eleştirilmesi veya olumlanması kolay okunabilir-anlaşılabilir metin olmasına bağlı.


Bir metinde konu başlığı, başlıklar ve alt başlıklar metnin okunabilirliğine ve anlaşılabilirliğine katkı sağlar. Başlıklar metin yazarının yaptığı sorunsallaştırmadır. Bu bakımdan yargısal karar akademik metin değildir. Karar metni açısından sorunsallaştırmanın yapıldığı başlıklara ihtiyaç yoktur. AYM BB kararları için de bu geçerlidir. Ancak AYM BB karar metinlerinde başlıklar kullanmayı tercih etmiştir. Bu başlıklar İHAM kararlarındaki başlıklara benziyor. Bu başlıklar metnin kolay okunmasını sağlıyor. Önemli olan kullanılan başlıkların içeriğinin dolu olması. AYM Gerekçeli Kararları 5 bölümden oluşmakta: Başvurunun Konusu, Süreci, Olaylar ve Olgular, İnceleme ve Gerekçe ile Hüküm.

 

BAŞVURUNUN KONUSU


Karar okuyucuları gerekçeli karar metnini okumadan önce karar konu olan hukuki sorunların ne olduğunu öğrenmek isterler. Bunun hemen başlangıçta ifade edilmesi kolaylıktır. Bir mahkemenin önüne getirilen sorun ile mahkemenin incelediği sorun her zaman aynı olmayabilir. Mahkemeler olayı kendileri belirler böyle bir nitelendirme yetkisine sahipler. AYM, “Başvurunun Konusu” bölüm başlığı altında ve ilk paragrafta karradaki hukuki sorunları anlatır. Ancak örneğin birden fazla ihlal iddiası varsa her bir ihlal iddiası ayrı cümlelerde dile getirilmeli. Başvurunun konusu Yargıtay, Danıştay, İHAM[2] kararlarında da çeşitli şekillerle ifade edilmektedir.


BAŞVURU SÜRECİ


Bir davanın/başvurunun bir mahkeme önüne ne zaman, kimin tarafından ve nasıl getirildiği ve bu mahkeme önünde ne gibi işlemler yapıldığı, o mahkemenin yargısal usulünü göstermektedir. İHAM, 1. Bölüm olan Usul Bölümünde, AYM Başvuru Süreci olan 2. Bölümde bu bilgilere yer vermekte. Yargıtay ve Danıştay ise kararlarının başında anlatmaktadır.


OLAYLAR VE OLGULAR


Karar okuyucuları kendileri karar verici olsalardı, dava konusu olaylardan nasıl bir hukuki sonuca varabileceklerini düşünmek ve mahkemenin sonucu ile uyumlu olup olmadığına bakmak isterler. Bunu yapabilmek için olaylar mahkeme tarafından eksiksiz, ayrıntılı, bütünlüklü, kronolojik, objektif bir biçimde anlatılmalı. Bu konu mevzuatta açık değil.


Eksiksiz: Karar okuyucuları olayları mahkemenin anlattığı kadarıyla öğrenebilirler, inceleyemedikleri için. Bizde dosyanın kamuya açıklığını düzenleyen bir hüküm yok. Başvuru dilekçesinde dile getirilmemiş olsa bile, dosyadaki belgeden varlığı anlaşılabilen tüm olaylar karada eksiksiz olmalı.


Ayrıntılı: Olaylar boşluk bırakılmadan anlatılmalı. Olayın tam anlatımı için dosyadaki belgeler yeterli değilse soruşturma yapma, delillere ulaşma, belge toplamadan sonra olay anlatılmalı. Bu mümkün değilse olaylar boşluklara dikkat çekilerek anlatılmalı.


Bütünlüklü: Olaylar, olaylar bölümünde tüm ayrıntısıyla anlatılmalı. Hüküm gerekçesi bölümünde yeni bir olayla karşılaşılmamalı.


Kronolojik: Kronolojik anlatım olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi sağlar. Bir ihlal iddiasıyla ilgili olarak olaylar kronolojik anlatılmalı. Birden fazla olay varsa kümeleme yapılmalı.


Objektif: Dosyadaki belgelerden çok uzun ve çok sayıda alıntı ile olay anlatılmamalı. Mahkemenin görüşünün ne yönde olduğunu belli eden ifadelere yer verilmemeli.


Yargıtay ve Danıştay normun uygulanması aşamasında olaylara yer vermekte.

İHAM: Kararlarda davadaki olayların anlatılmasını gerektirmekte. İHAM kararlarında olaylar ayrı bir bölümde kronolojik olarak anlatılmakta. Mahkeme bu bölümde anlatmadığı bir olayı hüküm gerekçesin bölümünde de anlatmaz. Gerekçe bölümünde olayı tekrar anlatmaz, olaya atıf yapar. Md.74/1-f

AYM: Kararlarda davaya konu olguların yazılmasını gerektirmekte. Bu yönüyle İHAM ve AYM benzer. Olaylar, anayasal hakları ihlal ettiği ileri sürülen kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmaline dair olaylardır.


BAŞVURU DİLEKÇELERİ


Bir kararda olayların yukarıdaki ilkelere uygun anlatılabilmesi bakımından taraflara/başvurana da önemli görevler düşmekte. Bir mahkeme önüne getirilmiş davadaki olayların düzgün bir şekilde anlatılmasını bekler. Bir dava dilekçesi veya iddianamede olayın anlatımı açık, özlü ve anlaşılır olmalıdır. Bu muhakemenin yürütülüşü ve gerekçeli kararın yazımını kolaylaştırır. Ulusal mevzuatta olayın nasıl anlatılacağına ilişkin sınırlı hükümler var.

İHAM İçtüzüğü: Olayların özlü ve okunaklı bir biçimde yazılması gerektiğini söyler. Olaylar, açık ve özlü bir biçimde, kesin tarihler verilerek, kronolojik olarak anlatılmalı. Olayların belirtilen şekilde anlatılmaması, Mahkeme tarafından incelenmeme yaptırımına bağlanmıştır.

AYM Md.47/3: Dilekçede dava konusu olayları anlatması gerektiğinden söz etmemekte. Sadece ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem/kararların aslı/örneği eklenmeli der.

       Md.59/ç: Olayların tarih sırasına göre özeti (Başvuru formunun Açıklamalar bölümü A başlığı) Anlatılmaması hali düzenlenmemiştir.


İNCELEME VE GEREKÇE


İncelenebilir sorunların belirlenmesi: Mahkemenin görev ve yetkileri arasında sayılmayan ama asli işlevlerinden biri, bir davada/başvuruda tüm söylenenler arasından inceleyecekleri ciddi hukuki sorunları, incelenebilir ciddiyette olmayan iddialardan ayrıştırmaktır. Mahkeme enerjisinin önemli bir kısmını bu işe ayırıyor. Mahkemenin yaptığı bu ayrıştırma işlemi karar okuyucuları bakımından önemli.

İHAM: Karar gerekçesinde incelediği sorunlar yanında incelemeye değer bulmadıklarını da kararında bazen ayrıntılı bazen kısa bir şekilde değerlendiriyor.

AYM: İnceleme ve gerekçe bölümünde başvurucunun iddiaları ile değerlendirme kısmında niteleme yaparak bu sorunu gidermekte. Bazı başvuruları görüş için Bakanlığa gönderse de hukuki sorunlarla ilgili sorular sormamakta. Böylece hangi sorunların incelendiği/dışlandığı ancak gerekçeden anlaşılmakta. Oysa İHAM, Hükümete iletmeye değer bulduğu başvurularda her 2 tarafa da gönderdiği sorularla hangi hukuki sorunları inceleyeceğini de göstermiş olmakta.


Sorunların incelenmesi: Karar okuyucuları hüküm gerekçesinde olmuş oldukları kabul edilen somut olayların soyut bir hukuk normunun kapsamına girip girmediğini, giriyorsa hangi normun kapsamına girdiğini merak ederler. Temel hak ve özgürlüklerle ilgili bir yargılamada olayların (kamu gücü tasarruflarının) bir hakka müdahale edip etmediğinin, müdahale ediyorsa hangi hakka müdahale ettiği, müdahalenin normdaki haklılık şartlarını taşıyıp taşımadığı nasıl açıklanmış merak ederler. Hüküm kısmı bu merakı giderir. Ulusal hukukta hüküm gerekçelerinde nelerin yer alacağını gösteren hükümler bulunmakta.


Sorunların çözümlenmesi: İncelenecek sorunların tanımlanmasını gerektirir. Tanımlanan sorunlar başlıklarda görünür hale gelir. Ulusal hukukta hüküm gerekçesinde başlıklar konulmasını gerektiren bir mevzuat hükmü yok. Yargıtay ve Danıştay kararlarında hüküm gerekçelerinde başlık yok.

İHAM: Hüküm gerekçesinde başlıklar kullanmasını gerektiren İçtüzük hükmü yok. Ancak Mahkeme hüküm gerekçesinde incelediği bütün hukuki sorunların görünür hale gelmesini sağlamak için başlık kullanıyor. Mahkeme, Devletin bir tasarrufunun Sözleşmedeki bir hakkı ihlal edip etmediğini incelerken, kural olarak, ilk olarak başvurucunun şikayetini ve davalı devletin savunmasını özetlemekte. Daha sonra uygulanacak madde ile ilgili genel ilkelere yer vermekte. Üçüncü olarak, genel ilkelerin olaya uygulanması ile sonuca varmakta.

AYM: İçtüzük, kararlarda tarafların iddia ve savunmalarının özeti ile karar gerekçesi yer alsın derken, hüküm gerekçesine ilişkin bir kural koymamıştır. Mahkeme, İnceleme ve Gerekçe bölümünde hüküm gerekçesini yazmakta. Mahkeme, bu bölümde başvurucunun iddiaları ve değerlendirme olarak başlık kullanıyor. Değerlendirme Başlığı altında Kabul Edilebilirlik, Esas ve İhlal varsa 50. Madde yönden diye başlıklandırma yapmakta.


HÜKÜM


Uyuşmazlığın çözümü ile hangi sonuca varıldığı, bundan sonra kime ne yükümlülük düştüğü kararın hüküm fıkrasında gösterilir. Hüküm fıkralarında şunlar yer alır:

o   Bir iddianın kabul edilebilir olup olmadığı

o   Kabul edilebilirse ihlalin dayanağı olan olayın bir hakkı ihlal edip etmediği

o   Bir hakkı ihlal etmişse giderimin nasıl sağlanacağı

AYM kararlarında çoğunlukla anayasanın hangi maddesinin ihlal edildiği ya da edilmediği gösterilmemekte.


SONUÇ


AYM’nin BB kararlarına isim verilmesi içtihad hukukunu geliştirir. Diğer Mahkeme kararları da bu yönde hareket etmeli. Kararların eleştirilebilmesi için tüm kararların elektronik ortamda erişilebilir olması gerekmekte.[3] Hukuka erişim hakkı ve adalete olan güven bakımından erişilebilirlik önemli. Son olarak BB kararlarında gerekçelerin yazım kalitesi arttırılmalı.


[1] Kararlarda sözü edilen ilkelerin ve ilkelerin olaylara uygulanmasının gerektiği gibi tartışılamaması içtihad hukukunu tespiti zorlaştırıyor. Aynı şekilde eleştirmeyi de zorlaştırıyor. Bu durum Yüksek Yargıyı içtihad mahkemesinden çıkarıp emsal karar (benzer olaylarda aynı sonucu veren) mahkemesine dönüştürüyor.

[2] Usul Bölümünün içinde.

[3] Yargıtay ve Danıştay kararlarının da

Comments


taxtank bültenlerinden haberdar olmak için

abone olduğunuz için teşekkürler!

  • LinkedIn
  • Twitter
  • Siyah Instagram Simge
logo_band_colored_2x.png

taxtank, blog sayfasında informel nitelikte bilgi yaymayı amaçlar ve kâr amacı gütmez. taxtank.com.tr’de yer alan yazıların tamamı editörün özgür görüşlerini yansıtır. Bu yönüyle; oluşması muhtemel değerlendirme hataları ya da yazıların kullanılması suretiyle doğabilecek her türlü hukuki ve mali sorumluluğu kabul etmemektedir. Bu nedenle taxtank, somut konular özelinde profesyonel danışmalık almayı önermektedir. taxtank, Türkiye sınırları içerisinde korunan tescilli bir markadır. Yayımlanan yazıların her türlü hakları editöre ve TAXTANK DANIŞMANLIK AŞ'ne aittir. Editör adı ve taxtank.com.tr internet sitesine referans verilmeden alıntı, kopyalama, yayınlama vb. faaliyetler yapılamaz. Online Program sayfasındaki ürünlerle ilgili satış koşulları ise ayrıca ilgili sayfalarda belirtilmiştir. taxtank.com.tr internet sitesini kullanan herkes bunları kabul etmiş sayılır.

© 2022 by selcukguresci. Proudly created with Wix.com

bottom of page